Çikolata sevenler için “ÇİKOLATALI diyet” !

September 28, 2009

Evet, çikolata ve kakao yiyerek de zayıflayabilirsiniz. Çünkü çikolata, son derece besleyici bir gıda. Protein, yağ ve şeker içeriyor. Ayrıca mineral kaynağı. Demir, fosfor, magnezyum ve kalsiyum içeriyor. Bu mineraller kemik yapısını güçlendiriyor. Kas ve sinir sistemi fonksiyonlarının da harekete geçmesini sağlıyor. Dolayısıyla çikolata belirli miktarlarda alındığı takdirde tıpkı verdiğimiz örnek diyette olduğu gibi fazla kilolara sebeb olmuyor! DİKKAT! * Günlük ortalama 1250 kalori alımını sağlayan bu diyeti uygulayarak 15 günde rahatlıkla 3-4 kilo verebilirsiniz. Diyetin uygulama süresi ise 3-4 hafta ile sınırlı. * Diabetikler ve böbrek rahatsızlığı olanlar bu diyeti uygulamamalı. Çünkü bu diyet karbonhidrat, fosfor, potasyum ve kalsiyum açısından oldukça zengin.
1. günü
Sabah: 200 ml yağsız diyet süt içine bir kaşık dolusu Corn Faleks ve
2 çay kaşığı bal. Şekersiz kahve veya çay.
Öğle: 70 gram sebzeli makarna (haşlanmış sebze, çok az zeytinyağı ve bir kaşık tuzsuz diyet kaşar peyniri ile pişirilmiş makarna), 200 gram haşlanmış kabak, 1 tane orta boy portakal
İkindi: Meyveli, çikolatalı diyet yoğurt veya bir kase çikolatalı puding.
Akşam: 130 gram haşlanmış tavuk göğsü, 150 gram marul, havuç ve kereviz salatası, 1 dilim kepek ekmeği.
2. günü
Sabah: 1 fincan sıcak çikolata, 5 tane kepekli diyet bisküvi veya 1 tane çikolatalı kruvazan ve bir fincan yağsız sütlü kahve
Öğle: 1 porsiyon çok az yağda pişmiş sebzeli pilav. Sebze olarak kabak, patlıcan, domates ve soğan kullanabilirsiniz. Ve 150 gram haşlanmış mantar.
İkindi: 2 küçük kivi.
Akşam: 130 gram yağsız ızgara balık, 1 dilim kepek ekmeği, 200 gram haşlanmış limonla tatlandırılmış enginar
3. günü
Sabah: 1 fincan yağsız diyet süt, 2 dilim tostlanmış kepek ekmeği, 2 tatlı kaşığı marmelat, şekersiz kahve veya çay.
Öğle: 80 gram yağsız tavada pişirilmiş dana bonfile, karışık salata ve 1 dilim kepek ekmeği
İkindi: 2 küçük kivi
Akşam: Az yağlı, az tuzlu beyaz peynirli ve kakaolu makarna, 150 gram haşlanmış ıspanak.
Kakaolu ve peynirli makarnanın tarifi:
Bir tencerede 30 gram rendelenmiş beyaz peyniri, iki çorba kaşığı yağsız sütüve çok az miktar sıvıyağı ısıtın. Sos şeklinde bir karışım elde edince 2 tatlı kaşığı acı kakaoyu ilave edin. Daha önceden haşladığınız 70 gram makarnayı bu sosa ilave edip karıştırın.
4. günü
Sabah: 1 fincan yağsız diyet süt, 3 dilim tost edilmiş kepek ekmeği, her dilimin üzerine çok ince bir tabaka halinde bal.
Öğle: 60 gram sebzeli pilav
İkindi: Bir boy elma
Akşam: 150 gram kakolu hindi göğsü, 1 tane orta boy domates
(haşlanmış veya fırında)
5. günü
Sabah: Limonlu çay ve 8 adet kepekli diyet bisküvi
Öğle: 70 gram makarn, 1 kase taze doğranmış ananas.
İkindi: 1 tane çikolatalo krep veya 1 fincan socak çikolata
Çikolatalı krep tarifi: Bir kaba 90 gram un ve 10 gram eritilmiş margarin koyun. 200 ml süt ve 1 yumurta ekleyip tahta kaşıkla iyice karıştırın.
Ocakta 15 cm çapında bir tavayı ısıtın. Çok az yağla yağlayın. Krep unundan iki kaşık alıp tavaya dökün ve tavaya yayın. İlk yüzü piştikten sonra ters çevirip diğer yüzünü de pişirin. Krebi bir tabağa alıp üzerine 20 gram eritilmiş çikolata gezdirin…
6. günü
Sabah: 1 kase yağsız diyet yoğurt, 2 çorba kaşığı yulaf, ve bir tatlı kaşığı bal. Şekersiz kahve veya çay.
Öğle: 60 gram domatesli pilav, 250 gram fırında karışık sebze yemeği.
İkindi: 1 tane orta boy elma
Akşam: 100 gram kakolu yoğurt sosunda tavuk göğsü, marul salatası,
bir dilim kepek ekmeği.
Kakaolu yoğurt sosunda tavuk tarifi: 100 gram tavuk göğsünü dilimleyin. Yarım çorba kaşığı zeytinyağında kavurun. İyice pişince hazırladığınız kakolu sosla karıştırın. Kakolu sos için yarım soğanı doğrayın. Yarım çorba kaşığı zeytinyağı ile kavurun. 1 çorba kaşığı un ve 1 su bardağı yağsız sütü ilave edip hızlı hızlı karıştırarak sos kıvamına getirin. Soslu miksere alın ve içine 1 tatlı kaşığı kakaoyu ekleyip karıştırın. Son olarak bir kase yağsız yoğurdu ekleyip tekrar ateşe alın. Sıcak tavuğun üzerine sıcak sos döküp servis yapın.
7. günü
Sabah: 1 kase yoğrt ve 1 çorba kaşığı Corn Flakse, 1 tatlı kaşığı bal.
Öğle: 140 gram yağsız kıyma ile yağılmış köfte, 100 gram haşlanmış sebze.
İkindi: 8 tane haşlanmış kestane.
Akşam: 1 tane peynirli pizza, 1 tane fırında çikolatalı armut.
Çikolatalı armut tarifi: Fırını 200 dereceye getirin. Orta boy olgun ama sert bir armudu soyun. 1 tatlı kaşığı toz şekeri 3 çorba kaşığı portakal suyunda eritin. Bu karuışımı armuda dökün ve fırına yerleştirin. 25 – 30 dakika yumuşayıncaya kadar fırınlayın. 20 gram sütsüz çikolatayı eritip sıcak armudun üzerine dökün.

Kilo almamak için iftarda ne yemeliyiz

September 8, 2009

İftar öğününe kadar süren açlık nedeni ile iftarda bir anda sindirim sistemine yüklenmek doğru değildir. Ramazan aylarında tüm aile fertlerinin bir arada olduğu iftar sofralarının tadı ayrıdır. Bütün gün süren açlığın ve sofradaki sohbetlerin verdiği keyifle uzun süre sofrada kalınır. Fakat iftar öğünü için uzun süre sofrada kalmak, ağır yiyecekler ve aşırı miktarda besin tüketmek sağlık için doğru olan davranışlardan değildir.

İftar öğününe kadar süren açlık nedeni ile iftarda bir anda sindirim sistemine yüklenmek doğru değildir. Bu tür bir beslenme davranışı bulantı, mide ağrısı, kramplar gibi sindirim sistemi sorunlarına yol açabileceği gibi, birden yükselen kan şekeri (hiperglisemi) kendimizi kötü hissetmemize neden olacaktır. Sindirim sistemi sağlığımız ve dengeli bir kan şekeri için yapılması gereken iftar öğününün iki parça halinde tüketilmesidir.

İftar vakti ile birlikte bir bardak su ile orucun açılması en sağlıklı seçim olacaktır. Bütün gün susuz kalan bedenimiz, su ile kendini daha iyi hissedecektir. Bunun dışında sindirim sistemimiz bir bardak su sayesinde gün boyu süren uykusundan da uyanır. Birçok kişi iftar vakti ile birlikte sigara içer. Son derece sağlıksız olan bu davranış bedeni oldukça olumsuz etkiler, mide bulantısı ve iştahsızlık yarattığı olumsuz etkilerin başında gelir.

İftar öğününün ilk kısmında iftariyelikler ve 1–2 kepçe çorba uygun besin seçimleri olacaktır. Aç mide, yüksek yağ içeren besinler ile olumsuz etkilenebilir ve bulantılar oluşabilir. Bu nedenle yağlı iftariyelikler yerine hafif olanlar tercih edilmelidir. Sağlıklı iftariyelikler; peynir, zeytin, 1-2 dilim yağsız pastırma veya sucuk, hurma ve salatadır. Öğünün ilk kısmı tamamlandığında ikinci kısmı için kısa bir zaman dilimi bırakılması uygun olacaktır. Bu kısa molayı keyifli Ramazan sohbetleri ile süsleyebilirsiniz.

İftar öğününün ikinci kısmında ise et yemekleri, sebze yemekleri ve tahıl ürünleri yer almalıdır. Et yemeklerinin yanında zeytinyağlı sebze yemekleri veya etli sebze yemekleri tercih edilebilecek sağlıklı yemeklerdir. Tahıl ürünleri olarak pilavlar, makarnalar ve fırında pişirilmiş börekler tercih edilebilir. Ekmek olarak ise tam tahıl ekmekleri tercih edilmelidir. Mevsim sebzelerinden hazırlanacak salatalar da iftar sofralarında muhakkak yer almalıdır.

İftar öğünlerinde porsiyon ölçüleri ve besin grupları en çok özen gösterilmesi gereken konudur. Metabolizmasını zorlamak ve kilo almak istemeyenlerin porsiyon ölçüleri konusunda bilinçli olması ve besin gruplarına göre besin tercihi yapması gerekir.

Karbonhidrat Diyetiyle Zayıflayın

September 8, 2009

İşte karbonhidratlı gıdaları azaltarak beslenmeyi hayatınızın bir parçası haline getirecek 31 ipucu. Hangi gıdaları seçeceğiniz, nelerden uzak durmanız gerektiği, canınız bir şey çektiğinde bununla nasıl mücadele edeceğiniz konularında size yardım edecek olan bu ipuçları, az karbonhidratlı yiyecekler yiyerek kilo verme yolunda sizi hızlandırması düşünülerek tasarlandı. Hemen başlamak için tek yapmanız gereken aşağıdaki kategorilerden birini seçmek.

1. Yemek yerken başka bir şeyle meşgul olmayın.
İş yemeye gelince, sofraya şuursuzca oturmamak lazım. Böylece aklınız başka şeylerdeyken otomatik olarak gerçekleşen yeme ve atıştırmaları azaltabilirsiniz. Bunu başarmanın iyi bir yolu, yemekte yemekle olur, yemekte gazete okumak, ya da televizyon seyretmekle olmaz. Bunu yapmayı ne kadar sık başarırsanız, fark etmeden yediğiniz zamanları o kadar azaltmış olursunuz.

2. Yavaş yiyin ve her lokmanın tadını çıkarın.
İşte “En iyisini büyükannem bilir” başlığı altında dosyalayabileceğiniz bir ipucu daha. Yediklerinizi yavaş ve iyi çiğnemek ve yediğinizin keyfine varabilmek kilo vermenize yardımcı olabilir. Nedeni şu: Beyin, siz bir şeyleri yedikten 20 dakika sonrasına kadar mideden gelen “Tamam, adam doydu!” mesajını almaz. Bu, CCK (kolesistokinin) hormonunun işini yapıp beyne “bu kadar yeter” mesajını göndermesi için gereken zamandır. Bu nedenle hızlı yiyenler, beyin bu sinyali almadan önce, çoktan onları doyurandan fazlasını yemiş olurlar. Vücudunuzdaki bu mükemmel iletişim ağından faydalanarak, iştahınızı kontrol etme becerinizi arttırmak için önünüzde uzun bir yol var; bunu başarmak için yeterince zaman ayırmanız gerektiğini unutmayın. Ayrıca yavaş ve yediğinizden keyif alarak yemek, kilo almanıza neden olan şuursuzca yemeye karşı da iyidir.

3. Gün içinde yediklerinizin en büyük kısmını, günün erken saatlerinde yiyin.
Adele Davis “Kahvaltıyı kral, öğle yemeğini prens ve akşam yemeğini de yoksul gibi yiyin” derdi. Haklıydı. Yapılan önemli bir araştırmaya göre, kişiler 2000 kalorilik bir sabah kahvaltısı ettiklerinde (gün içinde başka bir şey yemiyorlar) kilo veriyorlar; ancak aynı öğünü sabah yerine akşam yediklerinde kilo alıyorlar. Kan şekeri ve insülin seviyenizi kontrol etmek için yiyeceklerinizi gün içine yayın; ama akşam fazla yemekten kaçının.

4. Her gün kahvaltı edin.
Kahvaltıyı kaçırdığınızda, olabilecek pek çok olumsuz şeyden biri de, bir sonraki öğünde salgılanacak insülin miktarının artmasıdır. Kan şekeri dengesi bozulur. Böylece canınızın bir şeyler çekmesi ihtimali artar. Büyük ihtimalle hiçbir şey yememişsinizdir ve bunu kahveyle maskeliyorsunuzdur. Sabahları iştahsız olan kişilerden biriyseniz, bunun muhtemel nedeni kendinizi doğal olmayan bu yeme şekline alıştırmış olmanızdır. Protein içecekleri bu durumu düzeltmek için iyi bir başlangıçtır. Sabahları aç olmayan kişiler bile bu içeceklerden birini içebilirler, hele de böğürtlen, ahududu, çilek, ya da bir çorbakaşığı fıstık ezmesi gibi ekstralarla tat katılmışsa. Sonunda gerçek yiyeceklerden oluşan bir kahvaltıya geçmeli (her gün kahvaltı edemeseniz bile haftanın çoğu günü etmelisiniz) ve bu kahvaltıda protein ve iyi yağlar olmasına dikkat etmelisiniz. Hala motivasyona ihtiyacınız varsa söyleyelim: Kahvaltıyı atlamakla fazla kilolu olmanın bağlantılı olduğunu gösteren en az yedi araştırma bulunuyor.

5. Her öğünde protein alın.
Her öğünde mutlaka protein olmalı. İdeali atıştırmalıklarda da protein olmasıdır. Proteinin insüline olan etkisi, karbonhidratlara göre daha az olduğundan, daha doyurucudur ve vücutta parçalanıp sindirilmesi için daha çok enerji (kalori) gerekir. Vücut, proteini (ve yağı) ihtiyacı olan bir şey olarak tanır ve bu yüzden midenizden beyninize doyduğunuza dair mesaj gönderen iştah kontrol mekanizması, proteinle iyi işler (ama karbonhidratlarla işlemez). Bir öğünün karbonhidrattan çok protein içermesi sayesinde, kan şekeriniz dengelenir, insülin tepkisi azalır. Yeni bir araştırmaya göre, proteinde bulunan bir amino asit olan lösin, kilo verme esnasında yağ yakarken, kas kütlenizi korumanıza da yardımcı oluyor.

6. Kendi yemeğinizi getirin.
Çoğu müşterimin ortak problemi, oradan oraya koşturdukları ya da ofise tıkılıp kaldıkları için, bir diyet programına nasıl sadık kalacaklarını bilememeleri. Bunun nedeni muhtemelen, tüm dünyanın çabuk ve kolay olan abur cuburla beslenmesi ve tavuğun yiyecek otomatlarına sığmaması. Çevrenizin kurbanı olmayın. Hayatınızın kontrolünü elinize alın. Kendi öğle yemeklerinizi ya da en azından atıştırmalıklarınızı kendiniz hazırlayın. Vücut geliştirenler bunu yıllardır yapıyor, siz de yapabilirsiniz.

7. Su için.
Şaka değil; su, kilo kaybına yardımcı oluyor. Ketojenik bir diyet uyguluyorsanız (Atkins başlangıç aşaması, ya da proteinin gücü birinci aşaması, vs.), keton ve atık ürünleri kaybettiğiniz yağla beraber atmanız gerekir. Ketojenik bir diyet uygulamasanız bile, kabızlığı önlemek, böbrek ve karaciğerin işlevlerini en iyi şekilde kullanmak gerekir (karaciğerin vücutta yağı işleyen bir fabrika görevi gördüğünü ve eğer düzgün çalışmazsa yağ metabolizmasının da çalışmayacağını unutmayın). Günde en az 8 bardak su içmelisiniz ve çoğu fazla kilolu kimse bundan da fazlasını içmelidir.

8. Kahvaltıda somon balığı yiyin. Ya da öğle ve akşam yemeklerinde…
Bu önerilerin hepsi, okuyan herkese uygun olmayabilir; ama eğer bunu yapabilirseniz, semeresini toplayacaksınız. Maalesef çiftlik somonunda, diğer tüm çiftlik hayvanlarında görülen sorunlar var. Balıklar havuzlarda üretilir, tahılla beslenir ve onlara antibiyotik verilir. Bu tahıl diyeti ve hareketsizlik nedeniyle, içerdikleri omega-3 yağı, denizlerde yaşayanlar kadar zengin olmaz. Ancak deniz balıklarında da her zaman için ufak da olsa bir cıva riski vardır. Peki ne yapmalı? Somon yemenin yararları o kadar çok ki, ben bu şartlara rağmen tavsiye ediyorum. Deniz somonu bulabilirseniz bu harika olur; öte yandan bazı konserve olanları da şaşırtıcı derecede sağlıklı ve gayet lezzetliler.

9. Ekmek yerine lahana yapraklarını kullanın.
Kıvırcık salata yapraklarını da kullanabilirsiniz, ama kırmızı lahana daha serttir. İstediğiniz bir et çeşidini -soğuk hindi, normal hindi, tavuk, hatta hamburger- büyük, sert bir lahana yaprağına, ya da kıvırcık salata yaprağına sararak “sandviç” (ya da tahılsız bir dürüm) yapabilirsiniz. Tavuğu birkaç dilim avokadoyla, ya da bifteği domatesle deneyin. Bu öneriyi, “kendi yemeğinizi getirin” önerisiyle beraber kullanabilirsiniz.

10. Kahve çekme makinası alıp bunu keten tohumu için kullanın.
Bu aslında genel sağlık açısından faydalı bir öneri; ama şu nedenle az karbonhidrat alanlar için de özellikle yararlı olabilir: Keten yağının aksine keten tohumu, zengin bir lif kaynağıdır ki bu, vücudu sadece kalın bağırsak kanserine karşı korumakla kalmaz, kilo vermekle de bağıntılıdır. Lif, kan şekerinin hızlı yükselmesini önleyerek, tokluk hissi verir. Lifin kilo verme üzerindeki etkisini doğrulayan pek çok araştırma vardır. Buna ek olarak keten tohumu, kalbi koruyanve antienflemmatuvar olan omega-3 yağı ve ALA (alfa linoleik asit) açısından zengindir. Yani taze çekilmiş keten tohumu, programınıza büyük katkı sağlar

Zayıflatan Salata Tarifleri

September 8, 2009

Yaz sona ererken sonbahar ve kışında gelmesiyle fazla kilolarda yolda. Kışın üşümemek için kilo alan atalarımızın aksine vücudunuzun fazla yağlanmaması için size birkaç salata önerisi.

Hem protein yönünden değerli, doyurucu hem de yerken zevk alacağınız salata tarifleri vereceğiz. Bu salatalar size egzersiz yapmak için enerjide verecek. Kalori almadan doymanın yolu.

Doyurucu salata 1: Ispanaklı, jambonlu salata

İçindekiler

Ispanak-Yıkanmış, doğranmış
9 parça dilimlenmiş az yağlı jambon
2 adet doğranmış salatalık
3 yumurta, kaynamış ve kesilmiş
1/4 bardak elma sirkesi
1 çorba kaşıüı soya sosu
1 çorba kaşığı şeker
1/2 çorba kaşığı tuz
1 avuç siyah zeytin

Tarifi

Jambonu azıcık pişirin. İsterseniz hindi jambonu veya soyalı jambonda kullanabilirsiniz daha sağlıklı olması açısından. Dilimlediğiniz jambonları sirke, yağ, soya sosu, şeker ve tuzun içinde karıştırın. Sonra birazcık daha ısıtın. Bir kase ıspanağıda içine ekleyin. Daha sonra salatalık, yumurta ve zeytinleri ekleyin.4 kişilik bir tabak hazırlayabilirsiniz.

Doyuruculuk

Jambon ve salatanın içindeki malzemeler sizi rahatça doyuracaktır hemde sağlıklı bir şekilde. Sıcak olan kısımlarıda midenizi kandırarak tamamen sıcak bir yemek yediğinizi hissettirecek. Ispanak size hem güç hemde doyum verecek.

Doyurucu salata 2: Niçoise salata

İçindekiler

Yarım göbek marul
Yeşil fasulye
1/2 kap zeytinyağı, sirke ve hardal karışımı
Bir tutam tuz ve karabiber
2 doğranmış domates
2 haşlanmış ve kesilmiş patates
Yarım kutu konserve ton balığı
3 haşlanmış ve kesilmiş yumurta
1 soğan
1/3 kap küçük siyah zeytinler
1 çorba kaşığı kapari
1 kaşık arpacık soğanı
1 tutam taze maydanoz

Tarifi

Marulu bir kaseye koyun, yeşil fasulyeleri kapari ve yağ-sirke-hardal karışımı ile ezerek karıştırın. Tuz ve karabiberide ekleyin. Domatesleri ekleyin, patatesleri tabağınızın kenarlarına, yumurtaları ve ton balıklarını ortaya yerleştirin. Daha sonra diğer maydanoz, kapari, soğanları ekleyin servis edebilirsiniz. 3 kişilik bir yemek oldu.

Doyuruculuk

İçindeki zengin maddeler ağzınızda sanki bolca bir tabak deniz mahsülü yiyormuş hissi verecek. Haşlanmış yumurtalar zaten size doygunluk verecek. Sağlıklı bir salata sizi bekliyor.

Doyurucu salata 3: Tavuk barbekü salata

İçindekiler

Derisi yüzülmüş, kemiksiz 2 adet tavuk göğsü
4 sap doğranmış kereviz
Yarım soğan
1 büyük kırmızı tatlı biber
1/4 oranında barbekü sos
2 çorba kaşığı az yağlı mayonez
1 kutu tatlı mısır

Tarifi

10 dakika kadar fırında tavuğunuzu pişirin. Küp küp kesin. Kerevizleri, biberi, soğanı ve mısırları tavuklarla karıştırın. Bir diğer kasede barbekü sos ve mayonezi hazırlayın. Daha sonra tavuğunuzun üzerine güzelce dökün.

Doyuruculuk

Neler yediğinizi biliyor musunuz?

July 25, 2009

Hazır yiyeceklerin düşünüldüğünden daha karmaşık olduğunu belirten uzmanlar, birçok hazır yiyeceği uzun süre taze tutmak için katkı maddeleri eklendiğini belirttiyorlar.

Howstuffworks’te yer alan haberde, 5 büyük fast food zincirinin menülerini inceleyen uzmanlar, en yaygın kullanılan 10 katkı maddesini açıkladılar;

1. Tavuk eti: Tavuk eti, sığır veya hindi etinden daha ön planda ilk sırada yer alıyor. Birçok fast-food zincirinde sığır etinden daha fazla tavuklu menü bulunuyor. Örneğin, bazı firmalar tavuk sandviçlere, nuggetlar, hediye tavuk çubukları, tavuklu atıştırmalıklar ve salatalar gibi tavukla yapılan menülere önem veriyor. Tüketime gelince sonuçlar değişiyor, çünkü buradaki et tüketimi daha fazla.

2. Xanthan Gum: Soslarda, süt ürünlerinde, kremada, içeceklerde, dondurmada ve pek çok üründe stabilizatör, emülgatör ve kıvam arttırıcı kullanılan katkı maddesi, birçok yiyecekte hoş ve tatlı bir his oluşturur. Bu katkı maddesinin bilinen herhangi bir yan etkisi bulunmuyor.

3. Mono ve digliseridler: Bu maddeler emulsifiye olarak biliniyor. Mono ve digliseridler çok geniş yelpazedeki ürünlerde kullanılıyor. Pastacılık ürünleri, yerfıstığı yağı, margarin, krem şanti, puding ve dondurma gibi ürünler bunlardan bazılarıdır.

4. Soya yağı: Soya fasülyeleri, soya yağı çıkarmak için eziliyor ve solventlerle karıştırılıyor. Bol yağda kızartmak için kullanılan soya yağı, ayrıca kraker, kurabiye, margarin, hamur işleri ve çorbalarda anahtar malzemedir. Bazı içeriklerde soya yağı olarak etiketlenirken, bazıları ise bitkisel yağ olarak tanımlar.

Soya yağı, çeşitli doymamış yağ asitleri içerir. Maalesef, doymamış yağlar uzun raf ömrüne sahip değildir. Hidrojenasyon ya da yüksek basınç altında soyayağının içine hidrojen gazı sıkıştırılarak istenmeyen bu özellik ortadan kaldırılıyor.

5. Niasin: Birçok gerekli vitamin, mineraller ile A, C ve K vitaminleri içeren brokoliyi fast-food menülerinde bulamazsınız. Taze sebze ve meyvelerin yerine işlenmiş gıdalar vardır. Buğday unu, fast-food yiyeceklerde kullanılan en yaygın işlenmiş gıdadır. Buğday unu, susamlı, susamsız, özel şekilli ekmek yapımında kullanılıyor. Ekmek ürünlerinde bulunan buğday unu, çeşitli vitaminler, mineraller, folik asit, demir ve riboflavin içeriyor. Fakat, en yaygın kullanılan katkı maddesi niasin ya da B3 vitaminidir. Niasin, suda çözünebilen ve vücuttan idrar yoluyla atılır. Günlük niasin alımı için ekmek yemek zorunda değilsiniz. Süt ürünleri, balık, yağsız et, yer fıstığı ve yumurta da bol miktarda niasin bulunuyor.

6. Monosodyum Glutamat: Namını Asya mutfağında kazanan monosodyum glutamat (MSG), birçok fast-food restoranı tarafından kullanılıyor. Monosodyum glutamat glutamik asidin bir tuzudur. Glutamik asit proteinleri oluşturan 20 amino asitten birisidir. Besinsel açıdan bakıldığında elzem olmayan bir amino asittir, yani vücudumuzda sentezlenebilir.

MSG’nin güvenirliliği yıllardır bir soru işaretidir. 1959 yılında, Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi, MSG’yi güvenilir madde olarak sınıflandırdı. Sonra, 1980’li yıllarda araştırmacılar, glutamat ailesindeki kimyasalların beyin dokularına hasar verip vermediğini merak etmeye başladılar. Bu konudaki çalışmalar, sinir sisteminin normal fonsiyonunda glutamatın rolünü ortaya çıkardı. Aç karnına fazla miktarda MSG yiyenlerde ve astımlı hastalarda kısa süreli yan etkiler görüldü.

7. Tuz: Sodyum klorür ya da tuz, fast-food menülerinde her zaman bulunuyor. İlk sırada olmamasına rağmen tatlı yiyeceklerde bile tuz var. Fast-food zincirleri, yemeklerini daha lezzetli yapmak için tuz kullanıyor. Biberle beraber mevsim hamburgerlerinde eşleşen tuz, ekmekte, et ürünlerinde ve peynirde kullanılan başlıca katkı maddesidir. Bazı firmaların menülerinde 1,15 gram tuz bulunuyor.

Birçok sağlık uzmanı çok fazla tuz yenmemesi gerektiği konusunda halkı uyarıyor. Çünkü fazla tuzlu yiyecekler yemekle yüksek kan basıncı arasında bir ilişki olduğu açıklanıyor. Yetişkinler için günlük 6 gram, 7-10 yaş arası çocuklar için günlük 5 gram ve 4-6 yaş arası çocuklar için ise 3 gram tuz tüketimi öneriliyor.

8. Karamel Renk: Renk katkı maddeleri, yiyeceğin öz rengini korumak, renk değereni artırmak ya da renk doğal olarak bulunmadığında ekleniyor. En yaygın renk katkı maddeleri: Yellow No. 5, Yellow No. 6 and Red No. 40. Bir kaynağa göre, jöle ve hamur işlerinde kullanılan Red No. 40, Amerika’da kullanılan en yaygın gıda boyasıdır. Yellow 5 ve 6 ise peynirlere, pudinglere ve turta malzemelerine ve alkolsüz içeceklere altın parlaklığını veren diğer boyalardır. Ancak, fast-food menülerini incelediğimizde karamel rengin daha yaygın kullanıldığı görülüyor. Ancak karamel rengin ürünün lezzetinde hiçbir etkisi bulunmuyor.

9. Yüksek fruktozlu mısır şurubu: 1957 yılında 2 bilimadamının geliştirdiği yüksek fruktozlu mısır şurubu, konserve yiyeceklerde, kek ve bunun gibi ürünlerde, ketçaplarda (bir yemek kaşığı ketçapta bir çay kaşığı bulunuyor) dondurmalarda, pastillerde, reçellerde ve birçok başka yiyecek maddesinde kullanılırken, diğer benzeri madde ise alkolsüz içeceklerde (kola, soda vb.) bulunuyor.

Üreticiler, 3 adet enzimin de genetiğiyle oynayarak yüksek sıcaklığa dayanıklı hale getiriyorlar. Böylece yediğimiz içtiğimiz herşeye (pastaneden aldığımız baklava ve kola da dahil) genetiğiyle oynanmış bu sözde şekeri bol bol katıyorlar, çünkü normal şekere göre çok ucuz.

Gıdalarda yoğun olarak kullanılmaya başlandığı 1980′ den itibaren Amerika’da obezlik neredeyse 4’e katlandı. Baskılara boyun eğmeyen pek çok bilim adamı bu yükselen obezliğin en büyük suçlusu olarak bu maddeyi gösteriyor.

10. Sitrik asit: Tuz yüzyıllardır etleri ve balıkları korumak için kullanılıyor. Gıda uzmanları ve üreticiler diğer kimyasalların da koruyucu olduklarını keşfettiler. Limon, greyfurt gibi birçok meyvede doğal olarak bulunan sitrik asit, bunlardan biri. Gıdaların ve çeşitli organik maddelerin dayanıklılığını arttırmak için ve bazı alkolsüz içeceklere tat vermek için kullanılan sitrik asitten, şekerleme ve ilaç yapımında da yararlanılıyor. Sonuç olarak, sitrik asit nüfusun yüzde 99,9’unda herhangi bir yan etkisi bulunmuyor.

Organik ürün tüketmek için 10 neden

July 24, 2009

Neden 1 Organik Ürünler Sağlıklıdır : Organik ürünler 24 saat içinde toplanıp tükecilere ulaştırıldığından dolayı çok daha yüksek oranda C vitamini, temel mineraller ve kansere karşı antioksidanlar içerir.

Neden 2 Organik Ürünler Katkı Maddesi İçermez : Organik ürünler kalp rahatsızlıkları, kemik erimesi, migren gibi sağlık problemlerinin oluşmasına fırsat veren katkı maddeleri içermez. Özellikle ürünün raf ömrünü uzatan, tatlandıran ve renklendiren kimyasalların hiperaktiviteyi artıran kimyasallar olduğu artık bilinmektedir. Bunun yanı sıra hidrojenize yağların da Organik ürünlerde kullanılması kesinlikle yasaktır.

Neden 3 Organik Ürünlerde Zararlılar ile Mücadelede Kimyasal Kullanılmaz : Organik üretimde gübreleme için kullanılan doğal yöntemler ve zararlıların kontrollü bir şekilde gözetim altında tutulması kimyasal mücadeleye tercih edilen bir yoldur. Bazı böcekler özellikle faydalı özelliklere sahip oldukları için doğal mücadele zincirinin birer halkası olup yaşatılması gerekir, yok edilmesi değil.

Neden 4 Organik Ürünlerde G.D.O. Kullanılmaz : Organik üretimde, genetik olarak üzerinde oynanmış, değiştirilmiş tohum kullanılmaz.

Neden 5 Hayvanlarda Antibiyotik Kullanılmaz : Çiftlik hayvanlarında düzenli olarak kullanılan antibiyotiklerin hayvan dokusunda kalıcı olduğu bilinmektedir. Bu hayvanların etini tüketen kişilerde daha sonra olası hastalıklarda kullanılan antibiyotiğin bakterilere karşı etkili olmadığı görülmüştür. Antibiyotikler organik standartlarda yapılan hayvancılıkta kullanılmamaktadır.

Neden 6 Organik Üretim Metodları Yeraltı Sularının Kirlenmesini Önler : Pahalı olarak düşünülen organik ürünler, geleneksel tarımdaki yöntemlerin yer altı su kaynaklarına verdiği zarara oranla ülke ekonomisi açısından bakıldığında aslında çok daha ucuza gelmekte olduğu görülmüştür.

Neden 7 Organik Ürünler Yetkili Kurumlarca Denetleniyor : Tüm organik çiftlikler senede en az bir defa profesyonel kurumlarca denetlenmektedir. Ömercan Çiftliği Ceres (Almanya kökenli sertifikasyon firması) tarafından, gerçek organik üretim standartlarınca üretim yapıldığına dair sertifikalandırılmış ve denetlenmektedir.

Neden 8 Organik Ürünler Hayvan Dostudur : Organik standartların hayvan sağlığı için en yüksek standartlar olduğu resmi kurumlarca tespit edilmiştir.

Neden 9 Organik Ürünler Doğal Hayat ve Çevre Dostu : Organik üretim, çevre kirliliğine sebep olmaz daha az karbondioksit üretir ve zararlı atık üretmez. Organik çiftliklerde % 44 daha fazla kuş ve 5 kat daha fazla yabani bitkiler bulunmaktadır.

Neden 10 Organik Ürünlerde Maksimum Lezzet Vardır : İnsanların çoğu artık organik ürünün çok daha lezzetli olduğunu bilmektedirler. Hiçbir besin maddesi organik üründen daha fazla mineral, temel aminoasitler ve vitamin içermemektedir. Tüm bu saydıklarımızdan sonra organik almamak için bir sebep kalmamaktadır. O halde siz de artık organik tüketin! Sağlıklı insan, sağlıklı nesiller için….

www.dogal-zayiflama.net

July 21, 2009

Son iki aydır zayıflama sektöründe faaliyet gösteren ve oldukça güzel tasarım ile dikkatleri üzerine çeken bir www.dogal-zayiflama.net sitesinin tanıtımı yapacağım.

Bu zayıflama sitesi, google arama sonuçlarında yaptığım arama sonucunda gözüme çarptı. En çok dikkatimi çeken ise sitede kullanılan renk tonlarının oldukça hoş ve canlı olması idi.

Daha sonra zayıflama ile yaptıgım aramanın sonucunu site içerisinde çok rahat bir şekilde buldum. Sitenin üst kısmında zayıflama ve diyetlerden oluşan oldukça şık bir manşet var. Hemen yanında ise zayıflama, diyet ve bölgesel zayıflama kategorileri adı altında 4 adet kolay erişim sağlamak için görsel menüler oluşturmuşlar.

Sitenin ana sayfa kısmında ise günün yeni eklenen diyetleri ve zayıflama bilgilerinden oluşan bir bölüm mevcut. Hemen sol kısmında yine kategoriler mevcut. İlk başta neden hem yukarı da hemde sol da kategorileri tekrar listelediklerine anlam veremesem de daha sona farkına vardım ki, arama motorlarından gelen ziyaretçiler, content ( içerik ) sayfasına girdiklerinde üstteki görsel meünün gelmediğini bu menünün sadece ana sayfada mevcut olduğunu gördüm ve gerçekten mantıklı bir hareket olduğunun kanaatına vardım.

Menülerin hemen yanında ise google adsense reklamları ve sitenin üyelerinin yeni eklenen diyetleri ve zayıflama hakkındaki bilgileri e-posta adresleri ile takip edebileceği bir platform mevcut.

Daha sonra sitenin alt kısmına baktığımızda sitenin dünya standartlarına ( W3C) uygun olduğunu, css ve html kodlamasının kusursuz olduğunu görüyoruz.

Bu zayıflama sitesine yayın hayatında başarılarını dilemekten başka herhangi söylenecek bir söz bulamıyorum.

Vitamin ve Mineraller

July 17, 2009

A Vitamini: Sağlıklı gözler, deri, saç, mukoza zarı kaynağı, balık karaciğeri yağı, böbrek, Beta-karotena(koyu, yeşil yapraklı sebzelerde olur), sarı ve turuncu meyve ve sebzeler.

B1 Vitamini: Sağlıklı kalp, beyin ve sinir sistemi. Normal kırmızı kan hücrelerinin seviyesini korur
Kaynağı: Tahıllarda, buğday tohumu ve hayvan ciğeri.

B2 Vitamini: Sağlıklı gözler ve tırnak ve saç.
Kaynağı: Avokado, süt ve süt ürünleri, sakatat, maya

B3 Vitamini: Sağlıklı sinir sinir sistemi, dolaşım sisitemi, protein ve karbonhidrat metobolizması, enerji üretimi için gerekli
Kaynağı: Tavuk, fıstık, yumurta, badem, som balığı

B5 Vitamini: Sağlıklı sinir sistemi
Kaynağı: Avokado, beyin ve tahıllar

B6 Vitamini: Sağlıklı sinir sistemi, beyin ve üreme işlevleri.
Kaynağı: Bira mayası, yumurta sarısı, yulaf ezmesi ve sakatat.

B12 Vitamini: Normal kası korur.
Kaynağı: Ciğer, böbrek, beyin, et, yumurta sarısı, arkadaş iç-bakteriler tarafından sentezlenir.

Folik asit: Sağlıklı saç ve deri.
Kaynağı: Lifli yeşil sebzeler, brokoli, lahana, portakal, tahıl, kuşkonmaz.

Kolin Bitartarat: Karaciğer, böbrek ve safra kesesinin sağlığını korur.
Kaynağı: Tahıl, fındık, fıstık, tohumlar ve narenciye meyvaları.

C vitamini: Sağlıklı bağışıklık sistemi kollagen üretimi, sağlıklı kemikler, dişler ve kıkırdak.
Kaynağı: Naranciye, biberiye, çiğ lahana, ananas, patates ve maydanoz.

E vitamini: Antioxidant, vücut hücrelerinin sağlığı, sağlıklı dolaşım sistemi, kalp dolaşım sistemi, kalp fonksiyonları.
Kaynağı: Mısır, sığır eti, badem, yumurta sarısı, fındık, ayçiçeği tohumu, buğday tohumu.

Kalsiyum: Sağlıklı ve güçlü kemikler ve dişler, normal kalp fonksiyonları kasları, kasların ve sinir sisteminin sağlıklı çalışmaması.
Kaynağı: Badem, sütü ürünleri, yumurta sarısı, soya-fasulyesi ve sardalye balığı.

Krom: Vücudun şeker kullanımını düzenler, kandan hücrelere glikoz transferi sağlar.
Kaynağı: Yumurta sarısı, istiridye, yer fıstığı, üzüm suyu, peynir, buğday ve maya.

Demir: Oksijen kan yolu ile vücut hücrelerine taşır.
Kaynağı: Karaciğer, istiridye, sığır eti, helvacı kabağı.

Magnezyum: Sağlıklı kaslar, damarlar, kemikler, kalbin düzenli çalışması, sinir sistemi, enerjui üretiminde katalizör.
Kaynağı: Badem, soya fasulyesi, yabani havuç.

Magnanez: Sinir sistemi sağlığı, beyin, sinirler ve kaslar arasında koordaniasyon.
Kaynağı: Ayçiçeği tohumu, Hindistan cevizi, badem, mısır, ceviz, zeytin.

Potasyum: Sinir sistemi kan ve dokular asit-alkali dengesi.
Kaynağı: Bütün sebzeler, kayısı, muz, patates, fındık, sardalye, avokado, narenciye meyvesi.

Silica: Sağlıklı saçlar, deri ve tırnaklar.
Kaynağı: Atkuyruğu bitkisi, köklü sebzeler, yulaf, arpa.

Çinko: Sağlıklı üreme, deri ve bağışıklık sistemi.
Kaynağı: İstiridye, sığı eti, karaciğer, zencefil, süt ayçiçeği, helvacı kabağı tohumu, Ringo balığı.

Volumetrik Diyet Doya Doya ye Zayıf kal

July 17, 2009

Diyet yaparken sürekli midenizin zil çalmasından şikayetçiyseniz, imdadınıza Amerika’dan gelen yeni bir diyet trendi yetişiyor: Volumetrik Diyet! “Hacim Diyeti” olarak da adlandırabileceğimiz bu diyet trendi, yeni bir çığır açıyor. Çünkü temeli, “doyana kadar ye” prensibine dayanıyor.

Nesnelerin hacmini ölçmeye yarayan bir birim olan “volumetri”den adını alan diyet yöntemi, besinleri kalori değerlerine göre değil, hacim değerlerine göre sınıflandırıyor.

Bir örnek vermek gerekirse: 15 tane üzüm, tartıda 100 gram geliyor ve kalorisi de 70 civarında. 15 tane kurutulmuş üzüm ise en fazla 20 gram ve onun da kalorisi 70 civarında. Peki, 100 gram üzümle mi doyarsınız, yoksa 20 gram kuru üzümle mi? Her ikisinin de kalorisi aynı ise, daha hacimli olan taze üzüme uzanmaz mı şimdi eliniz?!

Bu soruya “evet” deme ihtimaliniz çok yüksek. Zaten araştırmalar da bunu gösteriyor. Pennsylvania’da yapılan bir araştırmaya göre insanlar, “doyana” kadar yemek yiyor. Bu durumda ne yediğinin pek bir önemi kalmıyor. Düşük kalorili de olsa, yüksek kalorili de olsa, temel amaç “doydum” hissini yaşamak!

Bu araştırmadan yola çıkarak “Volumetrik Diyeti” geliştiren Beslenme Uzmanı Barbara Rolls, normalden daha az yiyerek zayıflamanın çok zor olduğunun altını çiziyor: “Besinleri kısarak yapılan diyet, ilk başta kilo verdirir ama uzun vadede başarılı olamaz. Çünkü ‘açlık’ hissinin bastırılması gerekiyor!”

Peki, Volumetrik Diyet’in sırrı ne? Bu diyet prensibinin en tepesinde bol su içeren gıdalar var. Su bilindiği gibi, hacim tutuyor ve dolayısıyla tokluk hissini yaratıyor. Taze meyve – sebze, çorbalar, sulu yemekler karnı hızla doyuruyor ama yüksek kaloriler içermiyor.

İkinci sırada İse lifli gıdalar var. Lifli gıdalar, su içeren gıdalarla birleştiğinde şişiyor ve mideyi dolduruyor. Üstelik hazmı da kolaylaştırıyor.

Su, su, su… Diyet yaparken en fazla tüketmeniz gereken şey, kesinlikle su! Bunu artık hepimiz biliyoruz. Çünkü su, mideyi doldurarak açlık duygusunu bastırıyor. Üstelik O kalori! Ancak yeni araştırmalar, suyun başka marifetleri de olduğunu ortaya koydu:

– Yapılan bir araştırmada, aç karnına yarım litre su içen deneklerin gün içinde yüzde 30 daha fazla kalori yaktığı ortaya çıkmış.

– Volumetrik Diyet Uzmanı Martin Kunz ise yaptığı hesaplamada şu sonuca varmış: Her gün 2 litre su içen birisi, bir yıl içinde 2,4 kilo verebilir!

Tüm bu rakamlar, oda sıcaklığında içme suyu için geçerli. Soda ve soğuk su, aynı sonucu vermiyor. Bu nedenle kilo vermeyi kafasına koyan birisi, öncelikle suyla arasındaki mesafeyi kaldırmalı ve her sabah aç karnına oda sıcaklığında büyük bir bardak su içmeli. Günlük tüketilen suyun da en az iki litre olması gerekiyor.

Diyet sırasında yenilecek besinlerin de bol su içermesine dikkat ediliyor. Barbara Rolls’un Pennsylvania Üniversitesi ile birlikte yaptığı bir çalışmada deneklerin bir kısmına, tavuk ve pirinci çorba şeklinde, bir diğer kısmına İse katı yemek şeklinde vermişler. Çorba İçen deneklerin diğerlerine göre yüzde 26 daha az kalori aldıkları ortaya çıkmış.

Çünkü çorbanın hacim değeri daha yüksek, daha çabuk doyuruyor, bu nedenle daha az kalori alıyorsunuz. Uzmanlar, bol köpürtülmüş milkshake’le de aynı sonuca ulaşmışlar.

Volumetrik Diyet’in 10 kuralı

1- Açlığınızı hissedin: Açlık sinyallerini dikkatli bir şekilde takip edin. Gerçekten acıktığınızda yemek yiyin. Şeker düşüklüğü sorununuz yoksa günde üç ana öğün yemek yeterlidir.

2- Yeteri Kadar su için: Suyu, hayatınızın merkezine koyun. Her sabah kahvaltıdan önce mutlaka bir büyük bardak su içmeyi ihmal etmeyin.

3- Yemeğe vakit harcayın: Asla acele acele yemek yemeyin! Yediğiniz her lokmanın tadına varın. Yavaş yemeği öğrenin.

4- Sadece en iyiyi yiyin: Seçeceğiniz malzemenin kalitesine dikkat edin. Alışverişe zaman ayırın ve aldığınız her ürünün etiketini okumayı alışkanlık haline getirin. Katkısız, doğal ürünler seçmeye özen gösterin. Son kullanma tarihlerine ve saklanma koşullarına dikkat edin.

5- Kalori tuzaklarından uzak durun: Rafine şeker içeren, yağlı, fazla tuzlu besinlerden olduğu kadar kaçının. Doymuş yağları hayatınızdan çıkarın, alkolü azaltın.

6- Volumetrik besinleri stoklavın: Evinizde her daim volumetrik gıdalardan bulundurun. Acıktığınız anda, eliniz bunlara gitsin.

7- Güne kaliteli bir kahvaltıyla başlayın: İlk öğününüzde karnınız tıka basa doyana kadar yiyin! Sağlam bir kahvaltıyı meyveyle tamamlayın.

8- Öğle yemeğinde kral gibi yiyin: Kahvaltı kadar öğle yemeği de önemli. Öğle yemeğinde arzu ettiğiniz şeyleri yiyin.

9- Şeker bombalarını es geçin: Tatlı yemek serbest. Ama dikkat! Ağır kremalı pastalar yerine, hafif bir sütlü tatlı ya da meyveli bir pastayı tercih edin.

10- Tok karnına yatağa girmeyin: Akşam karbonhidrat yönünden fakir bir beslenmeyi tercih etmelisiniz. En son yemeğiniz ise yatağa gitmeden üç saat önce almalısınız. Böylece gece boyunca metabolizmanız normal bir şekilde çalışarak, kalori yakacaktır.

Bir günlük örnek mönü

Sabah:
Aç karnına bir bardak su için. Ardından büyük bir kase içine; yulaf ezmesi, taze meyve parçaları koyun. Bu karışıma yağsız süt, yoğurt ya da meyve suyuyla hacim kazandırın.

Ara:
Bir patates salatasının içine bolca salatalık doğrayın. Bu, salatanızın hem hacmini artıracak hem de daha doyurucu olacak.

Öğle:
Sade suya tirit tarzı çorbanızın hacmini artırmak için kepekli makarna ve sebzelerden faydalanın. Makarna yerine bulgur, yarma, pirinç gibi bakliyatlar da kullanabilirsiniz. Kuru baklagiller de çorbaya ayrı bir lezzet ve hacim katar. İsterseniz içine arada bir tavuk, balık ya da et parçalan atın. Eğer zengin bir çorba içme şansınız yoksa balık ya da tavuk filetonun yanında bol salata ve sebze yiyebilirsiniz. Ardından küçük bir sütlü tatlı ya da meyve alabilirsiniz. Bol bol su içmeyi unutmayın!

Ara:
Açlığınızı meyve – sebzeyle bastırın. Şeritler halinde kesilmiş havuç, turp, kereviz, dolmalık biber hacim açısından zenginler. Elma, armut, kivi, üzüm, turunçgiller de aralarda yemek için ideal. Artık süpermarketlerde birçok sebzeyi yıkanmış ve doğranmış şekilde bulabilirsiniz. Bunlar, ofise götürmek İçin çok uygun.

Akşam:
Öğlen zengin yediyseniz, akşam daha hafif yemeniz gerekir. Güzel bir çorba, yanında bir dilim kepekli ekmek, bol yeşil salatayla doymamak mümkün değil!
Diyete sadık kalmak için bunları yapmalısınız!

– Diyetin en büyük düşmanı, stres! Stresli olduğunuzda ne yediğinize, nasıl yediğinize ve niçin yediğinize önem vermezsiniz. Bu sorumsuzluk ise yağ olarak geri döner. Bu nedenle, diyet yaparken stresle de mücadele etmeniz gerekir. Düzenli hareket etmek, stresi yenmekte birebir. İlla ki bir spor salonuna gidip, deli gibi spor yapmanız gerekmiyor. Haftada iki kere temiz havada yürüyüş bile fark yaratır.

– Boş zamanlarınızda kaliteli zaman geçirmek için arkadaşlarınızla buluşun, bir gösteriye, sinemaya, tiyatroya gidin.

– Öncelikli olarak beş kilo değil, iki kilo vermeyi hedefleyin. İlk kiloları verdiğinizde, kendinizi ödüllendirin. Çok istediğiniz bir kıyafeti satın alın ya da hafta sonu bir yerlere gidin.

– Başarısızlıklara kafayı takmayın. Olaylara olan bakış açınızı değiştirin. Kendinize öfkelenip, abur

Yüz Gerdirme Diyeti

July 17, 2009

Yüz Gerdirme Diyeti
Nisan 28, 2009

ik elma220 300×257 Yüz Gerdirme Diyeti

(Dr. Nicholas Perricone’un 3 günlük yüz gerdirme diyeti kırışıklıklarla mücadele etmek için. Aynı zamanda 2 kilo vermek de mümkün. Diyette güne aç karnına içeceğiniz iki bardak su ile başlıyorsunuz. Ayrıca gün içinde 2-2 buçuk litre su içmeniz gerektiğini de unutmayın.)

SABAH

* 3 yumurta beyazı ve bir yumurta sarısı ile yapılan omlet. Veya 110-170 gram arası ızgara somon.

* İnce bir dilim kavun ya da yarım fincan kırmızı taneli meyve (böğürtlen, frambuaz, çilek, vb.)

ÖĞLE

* Yemekten önce iki bardak su.

* 110-170 gram arası ızgara somon, konserve ton balığı veya zeytinyağlı sardalye balığı.

* 1 kase zeytinyağı ve limonlu yeşil salata.

* İnce bir dilim kavun ya da kahvaltıdaki gibi çeyrek çorba kasesi kırmızı taneli meyve.

AKŞAM

* Yine aynı miktarda somon.

* Aynı miktarda yeşil salata.

* Bir fincan buharda pişmiş brokoli, kuşkonmaz ya da ıspanak.

* Yine aynı miktarda kavun ya da kırmızı taneli meyve.